21 Şubat 2010 Pazar

Sandman no:1


Bu haftasonu daha önce okuduğum Sandman serisine tekrar başladım. Watchmen'den sonra ancak böyle bir kalite keserdi zaten beni. Preludes and Nocturnes'le başladığım serinin ilk 7 kitabından 3.kitap hariç diğerlerini türkçe baskı, geride kalan kitaplarını ise internet üzerinden ingilizce okuyup parça parça yorumlamaya çalışacağım. İlgili yazıları,devamı geldikçe Sandman no:1,2 şeklinde takip edebilirsiniz.

1.Kitap, Sandman'in tutsak edilmesiyle başlıyor. Tüm ciltler boyunca kusur bulamayıp hayran kalacağımız baş karakterimizle tanışmış oluyoruz. Hem de çok güçsüz bir haliyle çıkıyor karşımıza Rüyalar Prensi Morpheus nam-ı diğer Sandman. Seride defalarca görebileceğimiz Kabil ve Habil ile 3 cadımız da henüz 2. issueda kendilerini gösteriyorlar. Şu ana kadar; Sandman'in tutsak edilmesiyle beraber 70 yıl boyunca insanlarda uyuyamama,uyanamama sıkıntılarının tavan yapmasını ve halkın psikolojisinin uykuya nasıl bağımlı olduğunu gösterdi Neil Gaiman bizlere.

Tutsaklıktan kurtulan Sandman, dünyayı eski haline getirmek için yola çıkmadan önce eski gücüne kavuşmak için kendisine lazım olan ve tutsakken kendisinden alınan eşyalarını aramaya başlıyor.Kum torbasının, miğferinin ve yakutunun nerede ve kimlerde olduğunu üc çadıdan öğreniyor ve kum torbasını almak için John Constantine'in peşine düşüyor.

Bazı sayfalar ise şöyle:

Sandman'in kendisini tutsak eden büyücünn oğlunu sonsuz uyanıklığa mahkum etmesi

Sandman'in yakalanma anı

Leia Mais

Quotes no:4


"She is dead. You are alive. So live."

Dream

Leia Mais

20 Şubat 2010 Cumartesi

Who Watches The Watchmen


İlk önce filmini izledim Watchmen'in çizgi romanını okumadan. Film pek bi yavan gelmişti izlediğimde. Ardından çizgi romanını okumaya karar verdim. Watchmen'ı az önce ikinci kez okudum ve bitirdim. Söylenecek çok şey var tabi ama farkedebildiğim tüm detaylardan - ki ondan kat ve kat fazla farkedemediklerim de vardır- ya da hikayenin akışındaki temel noktalardan bile bahsetmeye çalışsam fazlasıyla uzun bir yazı olacak gibi. onun için olabildiğince güzellik atlamadan ve olabildiğince uzun tutmadan bi inceleme yazmakta fayda var.

Hikayenin temelinden bahsetmek lazım önce. Amerikalıların süper kahraman sevdasını hiç bir çizgi roman, hiç bir fantastik kitap ya da film dindirememişti. Watchmen'de bu sevdaya olan eleştiriyi de, bu sevdaya olan desteği de görebilmek mümkün. 80'lerde nükleer savaş sesleri yükselirken, gazetecisinden devlet başkanına, süper kahramanından polisine kadar herkeste olan "3. Dünya Savaşı korkusu" Watchmen'in hikayesini etrafında şekillendirdiği temalar arasında ilk sırayı alıyor diyebiliriz. Rusya ve Amerika arasındaki politikayı, mücadeleyi ve bu mücadeleden kurtulma yolunu maskeli ve maskesiz süper kahramanlara yüklemesi ve aslında bu çabanın ,süper kahramanların aslında elinden hiç bir şey gelmemesiyle, Watchmen iyice tadından yenmez oluyor. Kendi başına bu kadar ilgi çeken bi senaryonun ögeleri, -mekanlar,dialoglar ve karakterleri- ise o kadar güzel yerleştirilmiş ki senaryonun içine, okuyucu hangi karaktere hayran olacağına, hangi dialogu ezberleyeceğine karar veremiyor ki bu da kitabın birden fazla kez okunması gerektiğini hissettiriyor. Şimdi parça parça mekanlardan,dialoglardan ve karakterlerden bahsedelim.




Mekanlarla ilgili akla gelen ilk kare tabi ki önceki yazılarımdan birinde bahsettiğim doctor manhattan'ın "evdeki huzuru" çağrıştıran Mars panelleri. Kırmızı gezegende işler o kadar sessiz ve düzenli bir kaos içerisinde yürüyor ki Mavi gezegenin süper gücü Doc, Mars'ta inzivaya çekilmeyi tercih ediyor. İkinci mekanımız ise Ozymandias'ın kalesi gibi görebileceğimiz yer, son issude karşımıza çıkıyor ve özellikle bir anda etrafının karlar altında kalmasıyla okuyucuyu üşütüyor. Son olaraksa belki de tüm kitabın en vurucu sahnesi diyebileceğimiz New York'un yarısının yaşadığı kıyım. Her chapterda gece yarısına biraz daha yaklaşan seri son chapterla birlikte okuyucunun da içinde 12'yi vurmaya başlıyor.



Seriden 10 15 sayfalık bir quote fasikülü bile oluşturulabilir. Dikkat çeken onlarca dialog var Watchmen'de. İlki tabi ki yazının da başlığı olan "Who Watches the Watchmen". Bir çok çizgi roman ve uyarlamalarında değinilen Amerikan Halkı'nın süper kahramanlara olan arzusu ve onlardan kaynaklanan korkusu -ki X MEN serisi bunu en iyi yansıtan seridir- Watchmen'in de en çok hatırda kalan sözü oluyor. Halkın duvarlara anarşiyle felsefeyi harmanlayıp bu sözü yazması senaryonun gelişme aşamalarına göre bir çok anlam kazanıyor. Süper Kahramanların aslında dünyayı kurtardıklarını mı söylemek lazım, yoksa elleri kolları bağlı didindiklerini mi söylemeliyiz; bu da bakış açısına göre değişiyor ve halkın bu tepkisiyle ilgili fikirleri inceleyip bir sonuca varmamız gerektiği zaman önümüzde çıkmaz sokaklarla dolu karmaşık bir labirent bulmuş oluyoruz. Rorschach'ın journalının anlatıldığı issuelar ise başlı başına quotelerle dolu. En çok göze batanı ise son issue'da Doc Manhattan'ı ciddiye almayıp "Evil Must be Punished" demesi. İşin diğer ucunda dünyanın geleceği de olsa,kendisini tehdit eden dünya üzerinde güçleri olan radyoaktif biri de olsa Rorschach'taki inat ve bu inat uğruna herşeyini feda etmesi zaten kitabın başından sonuna kadar kendisine hayran bırakan Rorschach'ın karizmasına karizma katıyor. Bir de Rorschach'ın yakalandığı yerde Karma Felsefesine bir gönderme var o da hatırlamaya değer: " Everything balances".




Karakterlere geldiğimizde Rorschach,Comedien,Doc Manhattan,Ozymandias haliyle sevdiğim karakterler oldu fakat Nite Owl ve Laurie olan yerlerde zaman zaman sıkıldığımı söylemem lazım. Bu iki karaktere bir türlü ısınamadım. Rorschach zaten maskesiyle direk dikkati çekti ve aslında hikayenin önemli fikirlerinden olan "insanlar kötü" mesajını aktaran baş karakter olmuş. Yoda'dan biraz hallice konuşması, sakinlikle birleştirdiği öfkesi, kararlılığı ve flashbacklerle anlatılan çocukluğu Rorschach'in favori karakterim olmasını sağladı diyebilirim. Comedien ise hikayeye ölü olarak başlasa da çok sık gördüğümüz sorumsuz sorumlu karakterlerden. Nükleer savaşta Amerika için önemli görevine rağmen, ülkenin geleceğinde rol oynayacak bir sorumluluğu kaldırıp kaldıramayacağı hikayenin her anında soru işareti. Rorschach hariç tüm karakterlerin kendisinden haz etmedikleri okuyucuya her adı geçtiğinde hissettirilse de hikaye ilerledikçe özellikle sonlarına da doğru ve özellikle sonunda Comedien'i aslında herkesin sevdiğini anlıyoruz. Bir çeşit şeytan tüyü diyebiliriz aslında. Yaptığı tüm pisliklere rağmen -hamile birini öldürmesi ve Minutemen'deki arkadaşına tecavüz etmeye çalışması bu pisliklerin başında geliyor - kitap sonunda hem okuyucuyu hem karakterler Comedien'in aslında iyinin tarafında olduğunu hissedebiliyor ve ikinci okuyuşta Comedien'in ölümüyle başlayan hikayeye yaptıkları başlangıç bu ölümden dolayı pek de içlerine sinmiyor. Doc Manhattan ise duygularından, dünya yıkılsa bile ki yıkılmaya çok yaklaşıyor, tamamıyle arınmış bir karakter. Bundan dolayı çevresindekileri bir bir kaybediyor. Onu dünyada yürüyen gökyüzü kadar mavi yapan radyasyon kazası ve yapamayacağı şeylerin sayısının bir elin parmaklarını geçemeyecek olması Doc Manhattan'ı serinin sevilen karakterlerinden biri yapıyor ve sinema filmiyle birlikte Watchmen deyince akla gelen ilk karakter olmasını sağlıyor. Senaryo bir çok yönüyle Doc'ın etrafında şekilleniyor. Ozymandias ise hikaye boyunca kötüyü ve parayı simgelese de hikayenin sonunda iyi mi kötü mü olduğu Watchmen'in en güzel özelliği olan iki uçlulukla sonuçlanıyor. Hikayenin neredeyse tamamına yakını zaten yoruma açık gelişirken hikayenin keskin bir yorumla bitmesi beklenmezdi zaten.

12 Issue göz göre göre bitti ve ben bunu engellemek için hiçbir şey yapamadım. Avuntum elimde albümün olması ve yeniden okuma şansımı hiç kaybetmeyecek olmam. Issue 1'i indirmek ve Watchmen'le ilgili genel bilgi için ya da sipariş etmek için aşağıdaki linkler yararlı olacaktır.


Online Sipariş için

Issue 1 ve preview için

Bir takım güzel sayfalar içinse;

Rorschach'a yapılan projeksiyon testi
efsane ilk sayfa
Doc Manhattanla
Ozymandias'ın finaldeki konuşmaları

Rorschach'ın yakalanması

Leia Mais

19 Şubat 2010 Cuma

Quotes no:3


Born from oblivion; bear children, hell bound as ourselves go into oblivion. There is nothing else. Existence is random. Has no pattern save what we imagine after staring at it for too long. This rudderless world is not shaped by vague metaphysical forces. It is not god who kills the children. Not fate that butchers them or destiny that feeds them do the dog. It is us. Only us. Streets stank of fire. The void breathed hard on my heart,turning its illusions to ice , shattering them. Was reborn then, free to scrawl own design on this morally blank world. Was Rorschach

Leia Mais

17 Şubat 2010 Çarşamba

Doc Manhattan


Watchman'in 3.chapterının başlarında ve sonlarında yer alıyor bu iki kare. İlkinde Doc, sevgilisi Laurie'ye kendi imkanlarıyla bi cennet sunmak istemiş. İkiye bölünüp sevişmeye çalışıyor. Laurie de bundan nem kapıp ortalığı ayağa kaldırıp evi terkediyor. Ne kadar normal denebilir bilmiyorum ama buraya kadar her şey normal. Sadece 20 sayfada Doc Manhattan, önce bir tv programına katılıyor ve radyasyon yaymakla, sevdiklerinin ve insanların kansere yakalanmalarına sebep olmakla suçlanıyor. Dünya'yı terk etme kararı alıp kırmızı gezegen Mars'a ışınlıyor kendini. İkinci karede Mars'tan. Nerede ilk karedeki yenilik arayan aşk çocuğu, nerede ikinci karedeki gol kaçıran Guiza bakışlı Manhattan.

Leia Mais

Quotes no:2



"I'm crazy about... Well, I'm just crazy."


Harley Quinn

Leia Mais

Sofra



Biz nelerin peşindeyiz,millet nelerin peşinde? Hala okul bitirelim diye uğraşıyoruz. can sıkıntısıyla mücadele ediyoruz. Adamlar gün içinde neler yapıyorlar. Haspinallah demek lazım. Yazıları okumak için resmi büyütmekte fayda var.

Leia Mais

16 Şubat 2010 Salı

Quotes no:1


"Good evening, London. Allow me first to apologize for this interruption. I do, like many of you, appreciate the comforts of every day routine- the security of the familiar, the tranquility of repetition. I enjoy them as much as any bloke. But in the spirit of commemoration, thereby those important events of the past usually associated with someone's death or the end of some awful bloody struggle, a celebration of a nice holiday, I thought we could mark this November the 5th, a day that is sadly no longer remembered, by taking some time out of our daily lives to sit down and have a little chat. There are of course those who do not want us to speak. I suspect even now, orders are being shouted into telephones, and men with guns will soon be on their way. Why? Because while the truncheon may be used in lieu of conversation, words will always retain their power. Words offer the means to meaning, and for those who will listen, the enunciation of truth. And the truth is, there is something terribly wrong with this country, isn't there? Cruelty and injustice, intolerance and oppression. And where once you had the freedom to object, to think and speak as you saw fit, you now have censors and systems of surveillance coercing your conformity and soliciting your submission. How did this happen? Who's to blame? Well certainly there are those more responsible than others, and they will be held accountable, but again truth be told, if you're looking for the guilty, you need only look into a mirror. I know why you did it. I know you were afraid. Who wouldn't be? War, terror, disease. There were a myriad of problems which conspired to corrupt your reason and rob you of your common sense. Fear got the best of you, and in your panic you turned to the now high chancellor, Adam Sutler. He promised you order, he promised you peace, and all he demanded in return was your silent, obedient consent. Last night I sought to end that silence. Last night I destroyed the Old Bailey, to remind this country of what it has forgotten. More than four hundred years ago a great citizen wished to embed the fifth of November forever in our memory. His hope was to remind the world that fairness, justice, and freedom are more than words, they are perspectives. So if you've seen nothing, if the crimes of this government remain unknown to you then I would suggest you allow the fifth of November to pass unmarked. But if you see what I see, if you feel as I feel, and if you would seek as I seek, then I ask you to stand beside me one year from tonight, outside the gates of Parliament, and together we shall give them a fifth of November that shall never, ever be forgot."

Leia Mais

NTV Çizgi Roman Dünya Klasikleri



NTV her zaman olduğu gibi yine öncülüğünü yapmış ve 2009 temmuz ayında Dünya Edebiyatında klasikleşmiş eserlerin çizgi romana uyarlanmış hallerini türkçe olarak okuyucuya ulaştırmıştı. Şimdiye kadar Macbeth,Frankenstein,Suç ve Ceza,Dava, Savaş ve Barış, Madam Bovary olmak üzere 6 tane çizgi roman çıkaran ntv, yayınlarına bir süreliğine ara vermiş gibi görünüyor. Umarım bu bir son değil bir aradır ve bu kaliteli çeviri ve kaliteli baskıya sahip eserlerin devamı yakın zamanda okuyuculara ulaşmaya kaldığı yerden devam eder. Eserleri ntv'nin sitesinden temin etmek mümkün

Leia Mais

Corto Maltese


Corto Maltese'in geçmiş-gelecekle ilgili bir çok materyal ve bilgiyi içeren kapsamlı bir site hazırlanmış. Animasyonlar, muzikler oldukça güzel ve arayüz kullanışlı. Maltese ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek için faydalı bir site.

Leia Mais

takip

Son yıllarda -özellikle son 2 yılda- türkiyede yayınlanan çizgi romanların sayısının artması ve kalitesinin yükselmesiyle çizgi romanları hepsini olmasa da önemli bir kısmını türkçe okuma şansına eriştik. Hakan Alpin'in ÇizgiRoman ansiklopedisiyle de artık türkçe bir referans kitabımız olmuş oldu çizgi romanla ilgili. Önemli referans siteleri de yakın zamanda kuruldu ve gelişmeye başladı. Bu postta çizgiroman için türkçe ve yabancı haber siteleri bulunmakta. güncel olarak takip etmekte fayda var.

ÇizgiRoman'ın Gen Haritası
ÇizgiRoman Diyarı
Daily ComicBook Resource

Leia Mais

Çizgi karakter imajları no : 1

Omni Man'i anlatırken çizgi roman karakterlerinin imajlarından bahsedeceğimi söylemiştim. Komedyen'i atlamanın imkanı yoktu. Filmiyle güzelim efsaneyi yerin dibine batırdıklarını düşünsem de Watchmen'in filmindeki nadir güzelliklerden biri de Komedyen'in ağızlara layık yansıtılmasıydı izleyiciye. İnce pis bıyığıyla yeni nesil çizgi romanlarda kendisine karizma bölümünden bi bıyıklık yer almıştı bile Alan Moore ve Dave Gibbons Watchmen efsanesini yaratır yaratmaz Komedyen. Tabi Alan Moore demişken onun kendi saçını sakalını hiç bir karaktere henüz yansıtmamış olması yüreklere su serpmiyor değil. kendisine en yakın zamanda kurtalan expres'le temasa geçmesini tavsiye ediyorum. gibi gibiyim gibiyim gibi gibiyim..

Bu seferde Hollywood'da bu sahne totalde ne kadar karizmaya denk geliyosa, çizgi roman dünyasında da bu çizim karizma terazisini resetliyor. Dost Kitabevi tarafından 10 cildi de basılmış Hugo Prats'ın Corto Maltese serisinin 10 cildi de belki tek kareye sığdırılmış burada. Maltese'in huzurundan, kurnazlığından ve keyfine düşkünlüğünden bi bakış hop oturmuş iki kaşının arasına. Rasputin zaten galaksiler arası yolculuğuna başlayalı çok olmuş böyle bakmadan önce. Maltese'in favorileri başlayıp da bitmeyecek gibi. Rasputinse hiç yıkanmamış.




Neil Gaiman diye bi adam geliyor. Onlarca yıla saygı duymadan, çizgi roman dünyasını sarsıveriyor. Önceki çalışmalarının üstüne bir de Sandman gibi bir mit yaratıyor. ArkaBahçe'nin yayınladığı Sandman serisi, tıkanmış çizgi roman piyasasını bi güzel pırpır ettirmesiyle birlikte, kaliteli çizgi romanın en önemli ölçütlerinden olan kalıcığıyla dikkat çekti. Üçer aylık periyodlarla tekrar tekrar okunması gereken Sandman serisi, rüyalarımıza tozlarını üfleyen karizmasıyla bir karakter kazandırmış oldu efsanesi tükenmeyen çizgi roman alemine.




İşin bir de Zorro boyutu var. Bir çok kişi tarafından farklı farklı çizilmiş, bir çok kişi tarafından farklı farklı yazılmış, filmi çekilmiş, dizisi yapılmış, çizgi filmi hazırlanmış, kıyafetleri maskesi amerikan icadı maskeli balolarda kullanılmış. hatta bir kaç ay önce Ezel de bu furyadan nasibini almışken, bu karakteri es geçmek olmazdı. Siyahlar içinde, pis bıyığıyla, şapkası ve maskesiyle efendi mi olsun çapkın mı olsun karar verememiş Zorro'muz var. Çizgi roman okumaya onun yayınları sayesinde başladığımdan dolayı yeri de her zaman ayrı olacak benim için. Zorro'nun en önemli özelliği asla bi Martin Mystere ya da Corto Maltese değildi. Sadece düşünüp gerektiği zaman nadiren fiziksel mücadeleye giren bir karakter değildi. Conan gibi vurup parçalamadı da. Iron Man gibi çapkınlığında ucunda değildi. Hepsinden birazdı. Biraz dövüşüp, biraz cesaret biraz analiz yeteneği biraz da o ince bıyığının getirdiği karizmayla sen sağ ben selamet sürdürürdü tüm maceralarını. Aksoy Yayıncılık'tan Alex Toth imzalı seri, Zorro'yu okumak için iyi bir başlangıç noktası gibi görünüyor.


Tabi daha işin Martin Mystere boyutu. Davy Crockett boyutu.V boyutu var. onları da artık başka bir yazıda.

Leia Mais

Omni Man



Robert Kirkman'in yazım yazım yazıları ve Cory Walker'in çizim çizim çizimleriyle yaratılmış 2003 çıkışlı çizgi roman serisi Invincible var ortamımın ilk yazısında. Çizgi romanın hikayesi absürdlüğün dibine vurarak başladı. 12 issue'yı bitirebildim bu akşam." Koçum ben uzaydan geldim,deney yapmak için. O sırada annenle tanıştık. Oh pek de güzeldi. Sonra sen oldun ama sen de benim gibi uçup kaçabiliyosun." diyor Omni Man, çocuğu Mark Grayson'a. Nam-ı diğer Invincible'a. Çizgi roman tarihinin en zorlama ve en uyduruk ismi olabilir Invincible.

Seri sığ espriler ve sığ karakterlerle başladı. Efsaneleşen bazı çizgi roman serilerinin aksine bir çok çizgi roman serisinin temelsiz yayınlanmaya başladığını ve ilk issueların bayatlığının okuyucuyu kaçırmayı başardığını göz önüne alıp bir süre bu seride ısrar etmeyi düşünüyorum. Bakalım ilerledikçe detaylanıp, güzelleşecek mi? Şimdilik okunmaya değer tek karakter Invincible'ın babası Omni Man. Hafif bir Kadir Inanır havası yok değil hani. Bıyıklı süper kahraman nadir olarak çıkar karşımıza. Mandrake'nin pörsümüş kadife sibemol bıyığından sonra Pala Kermes havası yaratan Omni Man ve peydahı Invincible bakalım bidahaki issulerda nerelere uçup kaçacak.

Bi yandan da çizgi roman tarihinin bıyıklı sakallı imajlarını araştırmak lazım. O da başka bir yazının konusu olsun bakalım.

Leia Mais